Ata sporumuzun Kırklareli’nde yeniden canlanmasını istiyoruz

Tozlu rafların uzak yerlerinde kalmış ve şu aralar pek adı geçmeyen Ata Sporu Güreşin Kırklareli’nde tekrar canlanması için, Güreş İl Spor Dalı Temsilcisi Kadir Irgat, Spor İl Müdürlüğü ve Kırklareli Üniversitesi ile birlikte çalışmalarının devam ettiğini söyledi.

Bu spor, tarihten beri Türkler'in ata sporudur ve Türkler'in kuvvetini dünyaya ispatlayan bir önem taşır diyen Güreş Antrenörü Ferat Demir , “Kırklareli’nde özellikle son zamanlarda Güreş biraz arka planda kalmış durumda. Çünkü Güreş sporunun en iyi şekilde ihya edilmesi için öncelikle güreş takımları oluşturulmalıdır. Oluşan bu takımlar da şehrini Güreş Liglerinde temsil eder” dedi.
“Güreşe ilgiyi arttıralım”
Demir, Kırklareli bilindiği üzere son zamanlarda her branşta önemli başarılara imza atan bir il olarak çoğu spor dalında öncü görevi görüyor diyerek, “İlimizde spora olan ilgi oldukça fazla diyebilirim. 7 den 70’e herkes ilimizde spor ile iç içe yaşıyor. Bizim de bunları avantaja
çevirerek, hangi spor dalına olursa olsun gençlerimizi spor dünyasının içine almalıyız. Kırklareli’nde bu spor potansiyeli var iken, inanıyorum ki güreş de bunların en güzel bölümünde yerini alır. Sadece biraz özveri ve imkan gerekiyor. Bizlerde Kırklareli Üniversitesi ve Kırklareli Gençlik Hizmetleri ve Spor İl Müdürlüğümüzce çalışmalarımıza devem ederek Kırklareli’nde ata sporumuzu duyurmaya çalışıyoruz” dedi.
“Haftanın 6 günü antrenman yapıyoruz”
Yoğun bir antrenman programında çalıştıklarını söyleyen Güreş Antrenörü Ferat Demir “Çalışmalarımızı Spor İl Müdürlüğümüzün desteği ile haftanın 6 gün gerçekleştiriyoruz. Bunun 3 günü Kırklareli Kapalı Spor Salonu diğer 3 günü ise Kırklareli Atatürk Stadyumu’nda gerçekleştiriyoruz. Antrenman saatlerimiz biraz geç olduğundan dolayı aileler çocuklarını göndermekte biraz çekiniyor. Spor İl Müdürlüğümüzle gerçekleştireceğimiz görüşmelerde o saatleri ailelere göre ayarlayıp en kısa sürede ufak güreşçilerimizde bekliyoruz” şeklinde konuştu.
“Kırklareli Üniversitesi’ne
kulüp kurduk”
Kırklareli Üniversitesi’nin de çok destek oldığunu dile getiren Antrenör Ferat Demir, “Güreş konusunda Kırklareli Üniversitemizin de desteğini unutamayız. Önceki günlerde üniversitemizde Güreş Kulübü kurduk ve güzel sonuçlar alıyoruz. Allah’ın izni ile 8 Nisan da Türkiye Üniversitelerarası Şampiyonası’na gideceğiz ve buradan güzel sonuçlar ile döneceğiz” şeklinde konuştu.
“Tarihte güreşle ilgilenen
milletler arasında en eskisi
Türkler olmuştur”
Güreş sporu hakkında bilgiler veren Demir; “İki kişinin, belli kurallara uyarak, bir minder üzerinde birbirinin sırtını yere değdirmeye çalışmasıyla yapılan bu spor, tarihten beri Türklerin ata sporudur ve Türkler'in kuvvetini dünyaya ispatlayan bir önem taşır. Güreş, en eski zamanlarda Türkler, Yunanlılar ve Romalılar arasında rastlanan bir spordu. M.Ö. 648'de yapılan Olimpiyat Oyunları'nda güreş karşılaşmalarına da yer verilmişti. O sıralar güreş, bugünkü güreştekine az benzeyen değişik kurallarla oynanıyordu. Boks da güreşin içindeydi ve «pankreas» diye adlandırılan bu güreş çeşidi bugünkü güreşten çok sert bir oyundu. Tarihte güreşle ilgilenen milletler arasında en eskisi Türkler olmuştur. Bu bakımdan dünya milletlerinin dillerinde "Türk gibi kuvvetli!" sözü, atasözü halini almıştır. Tarihi kayıtlar, güreşin, Yunan ve Romalılardan önce Türkler tarafından yapıldığını tespit etmektedir. Türk tarihinde güreş, Orta Asya’da başlamış, han, hakan ve padişahlardan erlere, köylerdeki çobanlara kadar sevilerek yapılmış ve günümüze kadar gelmiştir. Savaşta Türk ordusunun güçlenmesi için yapılmaya başlanılan güreşlere, bayram, düğün ve şölenlerde de yer verilmiş, zamanla töre haline gelmiştir” dedi.
Türk Halk Kültüründe Güreş
Güreş’in Türk halkı için bir kültür olduğunu söyleyen Ferat Demir “19. yüzyılda Osmanlı güreşçileri V&A Galerisi, Londra Güreşçi veya Güreşmen (Pehlivan) adı verilen kişiler Türk kültüründe önemli bir yere sahiptir. Kahraman, evleneceği kızın babasıyla güreşir ve yener. Yiğitler altı yaşındayken güreşmeye ve büyüklerini yenmeye başlarlar. Manas destanında yer alan Koşay Han gelmiş geçmiş pehlivanların en iyisi olarak kabul edilir. Hanname’de ise Uluğ Arslan Han pehlivanların atası olarak yad edilir. Bu pehlivan tam 1200 yaşındadır. Güreş sözcüğünün efsanevi Türk Hakanı Gür Han’ın ismi ile benzeşmesi de dikkat çekicidir. Türkler güreşe özel önem vermiş, bütün sporlardan üstün tutmuşlardır. Binicilik ve atıcılığın yanında “Pujila” da (Yakut Türklerinin buluşu bir tür boks) ve atlı cirit oyunlarında son derece usta olan Türkler, güreşi de bütün sporların temeli, terbiye verici, adeta bir ibadet şeklinde kabul etmişlerdir. Orta Asya’daki Türklerde güreş, binicilik ve okçuluk sporlarıyla birlikte yapılmaktadır. Eski Türklerin kendi aralarında harp etmek istemedikleri, aralarında çıkan anlaşmazlıkları, karşılıklı çıkardıkları iki pehlivanın kıyasıya güreşinin sonucuna bağladıkları, yenen pehlivanın tarafı galip, yenilen pehlivanın tarafının da mağlup sayıldığı ifade edilmektedir” dedi.
Güreşin Yararları
Güreşin vücuda çok büyük yararı olduğunu dile getiren Güreş Antrenörü Ferat Demir “Güreş, vücudun tüm kaslarını geliştirir, harcanan gücün düzensizliği kalp-damar sisteminin uyumunu güçleştirir. Müsabaka esnasında solunumda yapılan bloklarda güreşin yanı sıra dayanıklılığı artırıcı başka bir spor yapılmasını gerektirir”