ALMANYA MI SANDI NE...

Bundan üç-dört gün önce Alman Birlesik Yesiller Partisi es baskani Claudia Roth, Diyarbakir'a geldi. Herhalde kendisini Almanya'nin bir sehrinde sanmis olacak ki, o kadar rahat bir sekilde beyanatlar verdi ki, gören ve duyanlar, onun bu islerden sorumlu bir devlet bakani olarak tasavvur edeceklerdi neredeyse. Habercilere verdigi beyanat ise "Kürtlerin kültürel kimliklerinin taninmasi ve yatirimlar için devletin yol haritasi çizmesi" Bu yesiller partisi es baskani Claudia Roth, Türkiye'yi, Almanya'nin yönettigi bir ülke yoksa bir sömüre parçasi olarak görüyor da, Türkiye'nin iç islerini ilgilendiren etnik yapisi hakkinda fikir öne sürüyor ve bu yetkiyi kendinde buluyor. Bu yetmezmis gibi Diyarbakir Büyüksehir Belediye Baskani Osman Baydemir ile bir saat onbes dakikada basina kapali, kapali kapilar ardinda görüsmelerde bulunuyor. Bu gizlik neden? Yoksa kapali kapilarin ardinda yeni bir haritami çiziyorlar bilinmez. Bunu arastirmak devleti yöneten yetkililerin isi. Bizim isimiz, bu devlette yasayan bir T.C. vatandasi olarak, sinirlari kanla çizilmis olan ve ebediyete kadar milletiyle ayni bayrak altinda, bir bütün olarak yasayacak olan Türkiye Cumhuriyeti'ne dil uzatacak ve ona herhangi bir sekilde zarar verebilecek olan kimselerden canimiz bahasina da olsa onu korumaktir. Bu, bu topraklarda yasayan, her T.C. vatandasi içinde bir namus ve borcudur.
Alman Yesiller Partisi es baskani Claudia Roth, Bizim ülkemizi bizden daha mi çok seviyor da böyle konusuyor? Yoksa bunda bir çikar mi var?
Türkiye de Kürt sorunu ve kimlik arayisi diye bir sey yoktur. Çünkü Türkiye Cumhuriyeti Milletiyle bir bütündür. Bu dis mihraklarin bir oyunundan ibarettir. Milletin içinde etnik kimlik gruplari oldugunu söylemek, bu bütünlügü parçalamak demektir. Bu emperyalizmin yeni bir oyun sitilidir. Yutmaya zorlandiklari büyük lokmalari ufaltip onlari kolayca hazmedilecek hale getirmek için önce kimlik, sonra din ve mehzep ayricaliklari üzerinden oyunlar tezgahliyorlar. Amaç o toplumlarin menfaat ve çikarlari için degil, Ulus Devletleri ortadan kaldirmak. Çünkü önlerinde en büyük engel olarak gördükleri sey bu.
Claudia Roth, eger ki oradaki halkin mutluluk ve refahini düsünerek bu konusmalari yapmis olsaydi, Kültürel kimlik sözcükleri yerine, oradaki feodal düzenin sona erdirilmesi, onlarca köye sahip aglik sisteminin ortadan kaldirilmasi, islenen töre cinayetlerinin sona erdirilmesi, orada yasan insanlarin egitimleri ile ilgili konusmalar yapardi. Devletin içinde kendini devlet gören ikinci bir unsurun ortada olmasi, orada devlete olan güven ve itibari zedeler. Cumhuriyet ve demokrasiden bahsedilen bir ülkede bunlar ortadan kalkmasi gereken seylerdir. Türkiye Derebeylerinin yönetimlerde söz sahibi oldugu bir ülke olmaktan çikmalidir. Isin gerçek tarafi, feodal sistem ve asiretçilik ortadan kalkmadikça oralarda huzurun gelmesi imkânsizdir. Claudia Roth hanim efendi bunlari söylemis olsaydi, o zaman onu gerçekten takdir ederdim. Ama nerede...
Amaç belli, bagdan üzüm toplamak degil, bagi talan edip, bagciyi bagdan kovmak. Onun için bagci çok uyanik olmak zorunda. Hem de hergünkinden daha fazla dikkatli olarak. Düsman içerde de var disarida da.
Saygilarimla

Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol