1 EYLÜL DÜNYA BARIŞ GÜNÜ

Önce, 'Demokrasi nedir' ona bakalım.
Demokrasi; tüm üye veya vatandaşların, organizasyon veya devlet politikasını şekillendirmede eşit hakka sahip olduğu bir yönetim biçimidir. Yunanca "dimokratia" sözcüğünden türemiştir. Türkçe'ye, Fransızca démocratie sözcüğünden geçmiştir. Genellikle devlet yönetim biçimi olarak değerlendirilmesine rağmen, üniversiteler, işçi ve işveren organizasyonları ve bazı diğer sivil kurum ve kuruluşlar da demokrasi ile yönetilebilirler.
Demokrasi, diğer yönetim şekillerinin arasından sıyrılarak günümüzde en yaygın kullanılan devlet sistemi haline gelmiştir. Artık, siyaset bilimciler hangi sistemin daha iyi işlediğinden çok hangi demokrasinin daha iyi işlediği tartışmalarına girmişler ve liberal, komünist, sosyalist, muhafazakar, anarşist ve faşist düşünürler kendi demokratik sistemlerinin erdemlerini ön plana çıkarmaya çalışmışlardır. Bu sebeple, demokrasinin çok fazla sayıda değişik tanımı oluşmuştur.
Demokrasinin tarihçesi; Antik Dönem'de eski Yunanistan'ın şehir devletlerinde ve doğrudan demokrasiye yakın bir şekliyle uygulanmaya başlamıştır. Daha sonra, temsili demokrasi şekliyle dünyanın birçok ülkesinde uygulamalar görülmüştür. Yönetenlerle yönetilenler arasındaki güç ve olanak farkları giderek artıp dünya ülkelerinin büyük bir bölümü 'liberal demokrasi' yönetim şekliyle bu güne gelinmiştir.
Demokrasi ile Cumhuriyet ilişkisi;
Cumhuriyet bir rejim, demokrasi ise cumhuriyetin uygulanış şekillerinden biridir. Demokratik cumhuriyetin yanında dini cumhuriyet, oligarşik cumhuriyet ve sosyalist cumhuriyet biçimleri vardır. Demokratik cumhuriyetlerde, meclisi ve ülkenin başkanını belli aralıklarla halkın seçmesi temeldir. Bu sistem genellikle Kara Avrupa'sında kabul görmüş olup, örneği oligarşik cumhuriyetle yönetilen İngiltere'de, ülkenin başında görünüşte halkın seçmediği bir kral ya da kraliçe bulunmasına rağmen yönetim yine de halkın elindedir.
Bir cumhuriyetin tam demokratik cumhuriyet olabilmesi için, gönüllü birlikteliklerle bir arada bulunan o ülke halklarının tüm kesimlerinin, çoğulcu özgür iradeleri ile katılımcı olarak yönetim ve denetim süreçlerine doğrudan katıldığı, demokrasiyi tüm sivil kurum, kuruluş ve kadroları ile var ettiği ve çok kimlikli, değişik inançlı ve çeşitli kültürlerin bir mozaik oluşturacak şekilde bir arada yaşamasına olanak veren bir devlet yapılanmasının gerçekleştirilmesi gerekir.
Demokrasinin araçları; parlamento, siyasi partiler, anayasa, sivil toplum örgütleri, kolluk kuvvetleri vb. kurumsal yapılar sayılırken, ilkelerinin başında 'kuvvetler ayrılığı' ve 'barış' gelir.
Kuvvetler ayrılığı ilkesi yasama, yürütme ve yargı kurumlarının, devletin farklı organlarında bulundurularak iktidarın tek elde toplanmasını engellemek ve bu üç kurumun birbirlerini denetleyebilmesini sağlamak anlamına gelir. Devlet iktidarının üçe bölünmesi ve bunların ayrı organlara verilmesi gerektiği yolundaki yaklaşım, siyasal rejimlerin sınıflandırılmasında da temel alınmıştır. Buna göre; yasama ve yürütme güçlerinin bir elde toplandığı rejimlere "kuvvetler birliği", bu yetkilerin birbirinden bağımsız ayrı organlara verildiği sistemlere ise "kuvvetler ayrılığı" sistemleri adı verilmektedir.
İktidarın paylaşımı sayesinde, demokratik yollarla iktidara gelen kişilerin kendi tiranlıklarını kurmaları engellenmeye çalışılmıştır. Güçler ayrılığı ilkesi ile karşılıklı denetimin önemi, özellikle II. Dünya Savaşı öncesi Adolf Hitler'in demokratik yollarla iktidara gelmesinden sonra artmıştır. Umarım, ne bizim ülkemizin ne de bir başka ülkenin başına böyle bir talihsizlik gelmez.
Demokrasinin ilkelerinden bir diğeri olan 'Barış'ın önemi tartışılamayacak kadar öncelik arz eder. Zira, barış varsa demokrasi de vardır denilebilir.
Barışın önemi, bazı dünya liderlerinin barış konusunda ifade ettikleri şu özsözlerden daha iyi anlaşılmaktadır.
Mustafa Kemal Atatürk: 'Yurtta sulh, cihanda sulh'- 'Barış milletleri refah ve mutluluğa eriştiren en iyi yoldur. Fakat, bu kavram bir defa ele geçirilince daima bir dikkat ve itina ve her milletin ayrı ayrı hazırlığını ister'. CİCERO: 'En kötü barış, en haklı savaştan daha iyidir'. St.Augustine: 'Barış nihai amacımızdır'. Thomas Hobbes: 'Doğa kanununun birinci ve temel ilkesi barışı aramak ve sürdürmektir'. William Lloyd Garrison: 'Benim ülkem dünyadır; benim vatandaşlarım tüm insanlardır'. Pierre Jesephe Proudhon: 'Savaş ilanlarının gerisinde ekonomik nedenler yatar. John F.Kennedy: 'Savaş insanı mahveden kötülüklerin en önemlisidir. Savaş milletlerin varlığını yok eder; en güzel ülkelerin ziyan olmasına sebep olur; en iyi insanları yok eder ve kötülükleri yüceltir; bir ülkeye her türlü karışıklığı, anarşiyi ve yozlaşmayı getirir. İnsanoğlu savaşa son vermelidir. Yoksa savaş insanoğluna son verecektir'. Adlai E. Stevenson: 'Doğa tarafsızdır. İnsan doğadan güç alarak dünyayı çöle, çölü de yeşilliğe çevirdi. Kötülük atomun içinde değil, insanların ruhlarındadır'. Albert Einstein: 'Bilim atom bombasını üretti, fakat asıl kötülük insanların beyinlerinde ve kalplerindedir'. Quakers: 'İnsanları birbirlerini öldürmek için eğitmek insanın kutsallığını ihlal etmektir'.
Son yıllarda, ülkemizin barışa olan ihtiyacı hat safhadadır. Barış içinde mutlu ve huzurlu bir ortamda yaşamanın bedeli, onbinlece insanın yaşamına son verilmesi kadar ağır olmamalı. Barışa yönelik çalışmalara bir şans verilmesi gerekir. Tüketici hakları ile ilgili çalışmaların da yolu, demokrasiden yani barıştan geçmektedir. Bunun kıpırtılarını görüyor ve mutlu oluyoruz.
İzmir'de bulunduğum şu günlerde, İzmir uluslar arası fuarın özel davetlisi olarak çağrılan Malatya ve Diyarbakır belediye başkanlarından Diyarbakır Belediye Eş Başkanı sayın Gültan Kışanak'ın söyleşisini izledim. Konuşmasının hemen hemen tamamını barışa ayırmış. O kadar samimi ve kararlı olarak barış talebinde bulundu ki, karşı durmak ya da altında başka şeyler aramak için insanın ya psikopat olması ya da savaştan, kandan, cinayetlerden bir çıkarı olması gerekir diye düşünüyorum. Sayın Kışanak'ın konuşmasından sonra, ve diyorum ki; gerçek barıştan yana olan kim? Dün, ne olduysa oldu, herkes oturup düşünmeli verilecek bir hesap varsa herkes hesabını vermeli ama, herkes… Haydi ülkemin güzel insanları, barışa bir şans verelim.
Tüm insanların, 1 Eylül Dünya Barış Günü'nü yürekten kutlarım.

Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol