16 Nisan’ın temel noktası sorumluluktur

Başbakan Yardımcısı Yıldırım Tuğrul Türkeş, Pazar günü geldiği Kırklareli’de başkanlık sistemi ve 16 Nisan seçimleri üzerine açıklamalarda bulundu. 26 Nisan Pazar günü saat 11.30’da Kırklareli Valiliği’ni ziyaret ederek programına başlayan Başbakan Yardımcısı Türkeş, basına kapalı gerçekleşen Valilik ziyaretinin ardından Royal Bilgiç Otel’de öğle yemeğine katıldı. Kırklareli Valisi Esengül Civelek, AK Parti Kırklareli Milletvekili Selahattin Minsolmaz, AK Parti İl Başkanı Alper Çiler, Cihannüma Kırklareli Temsilcisi Hikmet Yıldırım, Belediye Başkanları, il müdürleri ve partililerin katıldığı programda Vali Esengül Civelek ve Milletvekili Minsolmaz birer kısa konuşma ile açılış konuşması yaptı. Ardından Başbakan Yardımcısı Yıldırım Tuğrul Türkeş, bir konuşma yaparak 16 Nisan Halkoylaması ve Başkanlık sistemi hakkında açıklamalarda bulundu.
Yenilen pehlivan güreşe
doymazmış
Türkiye’de bir partinin tek başına iktidara gelmesi ile birlikte hemen oyların satıldığı şeklinde dedikodular çıktığına çeşitli örnekler vererek konuşmasına başlayan Türkeş, Bülent Ecevit’in başbakan olduğu 1999 azınlık hükümetinden bir örnek vererek, terör örgütü lideri Aptullah Öcalan’ın yakalanmasının aynı tarihe denk geldiğini halkın bu nedenle DSP’yi yüzde 21 oyla seçimden birinci parti olarak çıktığını ancak aradan geçen 3,5 senede oyunun yüzde 1,5’e düştüğünü anımsatarak, “Demek ki burada alınan satılan bir şey yok. Millet aklıyla vicdanıyla bir şeyler yapıyor. AK Parti iktidara geldi. 2007 seçimiydi. 2007 seçimlerinde bir karşı propaganda yoğun olduğu için çok insan AK Parti’ye oy verdi. Yine alındı, satıldı, kömür verildi, mercimek verildi denildi. 7 Haziran 2015 halk siyasi partilere bir mesaj verdi. ‘Uzlaşın’ dedi. AK Parti bir manada iktidardan düştü. Nasıl oldu bu? Eğer AK Parti buzdolabı dağıtıyorduysa, kömür dağıtıyorduysa, bulgur mercimek dağıtıyorduysa 7 Haziran 2015 nasıl oldu? Bulgur mu kısa kaldı makarna mı bulamadılar? Demek ki bu ithamları yapıp halkı incitmenin bir manası yok. Halk kendine göre tercihini yaptı. Halk uzlaşı arıyordu. CHP, MHP ‘ben girmem’ dedi bu koalisyona. Ondan sonra bir belirsiz durum çıktı ortaya. Seçimi yenileyelim denildi ‘ben ona da girmem’, sen siyasi parti değimlisin senin söyleyecek sözün yok mu? ‘yok biz girmeyiz.’ Halk, 1 Kasım’da tekrar yüzde 49,5 oy verdi ve AK Parti’yi tek başına iktidara getirdi. Bunu şunun için anlatıyorum. Bazen yakın tarihte yaşadıklarımızı unutuyoruz. Ondan sonra vatandaşın tercihleri üzerinde kendi takdirimiz istediğimiz doğrultusunda olmazsa tavizlerde bulunuyoruz. Bu doğru değil” dedi.
Onların partisi yok muydu?
Bu günü anlamak için 26 Aralık 2006’yı hatırlamak lazım
Türkiye’de parlamenter bir sistem ve yanında cumhurbaşkanlığı makamının temsili olduğunu belirten Türkeş, iktidara gelen partinin o dönem cumhurbaşkanlığı seçimi varsa otomatik olarak cumhurbaşkanını da belirlediğini ve tercihini kendi siyasi partisinden kullandığını anımsatarak, bunun yalnızca AK Parti döneminde tartışma konusu yapıldığını bunun fitilinin de 26 Aralık 2006 yılında Sabih Kanadoğlu’nun bir köşe yazılı ile ateşlendiğini söyledi. Türkeş; “ANAP iktidarda iken Cumhurbaşkanlığı makamı boşaldığında Rahmetli Turgut Özal Cumhurbaşkanı oldu. Meclis aritmetiği de buna uygundu. Bunun ardından Doğru Yol iktidarda idi Süleyman Bey Cumhurbaşkanı olmak istedi. Yine Meclis aritmetiği uygundu Süleyman Bey Cumhurbaşkanı seçildi. Demek ki iktidardaki parti kendi arzusu doğrultusunda bir centilmenlik içinde bir cumhurbaşkanı seçebildi. 2002’de AK Parti iktidara geldi o ara da Sayın Sezer seçilmişti. Sayın Sezer’in görev süresi tamamlanınca tekrar Cumhurbaşkanlığı seçimi gündeme geldi. Muhalifler tarafından yeni bir icat çıktı. Nedir bu Cumhurbaşkanı nedir ve nasıl seçilir diye bir tartışma başlattılar. Bu günü anlamak için bunu hatırlamanız lazım. 26 Aralık 2006 yılında ünlü hukukçumuz Sabih Kanadoğlu Cumhuriyet Gazetesi’nde bir makale yayımlıyor ve diyor ki; ‘Cumhurbaşkanı seçmek için sadece ilk turda 367 alması doğru değildir, Meclis açıldığında genel kurul çalışmaya başladığında 367 kişi gelecek oturacak 367 milletvekilinin var olduğu tespit edilirse Meclis çalışmaya başlar ve ondan sonra seçim olur.’ Anaokulu mu burası? Böyle bir şey olur mu? Bunu maalesef saygın hukukçularımız söyledi. Bir kişi değil bu onun makalesi ile başladığı için onu söylüyorum. Ardından Abdullah Bey Cumhurbaşkanı seçilecek. 361 oy kullanıldı. Abdullah Bey 351 oy aldı. Cumhuriyet Halk Partisi oylamayı Anayasa Mahkemesine taşıdı. Koca koca hukukçular ‘367 olmazsa olmaz’ diyor. Oraya 367 tane ilkokul çocuğu gibi gelip oturmadı oraya onun için iptal et. Üzülerek söylüyorum Anayasa Mahkemesi 367 iddiasını doğru buldu ve bu oylamayı iptal etti. Bunun herhangi bir yerinde Tayyip Erdoğan var mı? Buradan başladı işte. Bu arada seçimi yeniledik. 22 Temmuz 2007’de seçim yapıldı. Bu seçimde AK Parti bu sefer 341 milletvekili aldı. Milliyetçi Hareket Partisi 71 milletvekilliği aldı, CHP 112 milletvekilliği aldı. Gene 367 yok. Bu arada ben MHP’de idim. Biz Meclise gireceğimizi deklare ettik. Meclise girdik ve bu sorunu çözdük. Türk hukuk tarihi açısından da çok derin ve vahimdir bu durum. Bunlarla baş etmenin yolu demokrasi de millete gitmektir. Dendi ki biz bunu nasıl aşarız? Cumhurbaşkanını halk seçsin. Referandum yapıldı ve yüzde 68,95 evetle Cumhurbaşkanının halkoyu ile seçilmesi kabul edildi. Sizlerin seçimi ile yeni bir yola başladık. Halka soruldu ve halk memnuniyetle kabul etti. O günkü siyaseti çekişmeler içinde yapısal olarak sıkıntılar devam etti” diye konuştu.
16 Nisan’ın temel noktası
Cumhurbaşkanını halkın seçmemeye başlaması ile birlikte yeni bir döneme girildiğini ancak bunda eksik yanlar bulunduğunu gördüklerini belirten Türkeş, cumhurbaşkanını halka seçtirmenin cumhurbaşkanına bir sorumluluk yüklemedikçe çok anlamlı olmadığını ifade ederek, “İtiraf etmek lazım aceleye gelen işlerde eksik bir yan oluyor. Cumhurbaşkanı iki kez seçilebiliyor. Birinci de seçtin ikincide niye seçeceksin. Halk ikincide bir cumhurbaşkanını neden tekrar seçer. Gelip oy istediğinde soracaklar; ‘Sen ne yaptın? Onay için gelen kağıtlara baktım noter gibi onay verdim.’ Başka ne yaptın? ‘Yabancı devlet adamları geldi onları ağırladım.’ Başka ne yaptın, demez misiniz? Dersiniz. Halkın seçtiği her kademe de belediye başkanı, belediye meclis üyesi gibi, milletvekili gibi, hükümet gibi halk seçtiğinde hizmet talep etmek hakkına sahiptir. Cumhurbaşkanını halk seçsin. Oldu. Adam hizmet etmeyecekse nasıl seçilecek. 16 Nisan’ın temel noktası budur. Halk seçecekse halka karşı bir sorumluluğunun olması zorunludur. Cumhurbaşkanı sorumsuzdur. Niye halk seçsin o zaman. Sorumluluğu veriyorsak bir iş yapacak ki veriyorsun. Bunu aşmak için bu yapılıyor” şeklinde konuştu.
Diğerlerinin partisi yok muydu?
Bir diğer tartışma noktasının “partili, partisiz” tartışmaları olduğunu belirten Türkeş, “Herkesin bir siyasi görüşü vardır. İhtilal yaptı Kenan Evren. Yaşı tutanlar hatırlar her seçim koştura koştura sandık başına gidip resim çektirdi. Demek ki onunda bir partisi vardı. Boş zarf atmaya gitmiyordu. Rahmetli Özal. ANAP’ı kurmuş. Özal’a ‘sen partisizsin’ diyorsun. Niye Cumhurbaşkanı olduğundan. Adam parti kurmuş. Allah’ın bildiğini kuldan mı saklıyorsun? Süleyman Demirel Rahmetli… Doğru Yol, Adalet Partisi. ‘Sen artık partisizsin.’ Eşyanın tabiatına aykırı. Bütün vatandaş biliyor partisi ile hukukunu. ‘Yok biz Anayasa da böyle yazdık.’ Yazma arkadaşım o zaman. Dorusu şu; herkesin bir partisi vardır. partisi ile bağını inkar etmenin bir manası da yok. Ama Cumhurbaşkanlığı gibi bir üst görev de kritik bir görevde olan insan verdiği karar ve uygulamalarda tarafsız olması beklenir ve tarafsız olmalıdır. Partiler üstü davranmalıdır. Bu bir ahlak meselesi bir etik meselesidir. Yoksa ‘efendim ben kanuna yazdım bunun partisi ile alakasını keselim.’ Kesemezsin arkadaşım. 18 aydır AK Parti’deyim. Başbakan Yardımcısıyım. Milliyetçi Hareket Partisi benim babamın 40 yıllık partisi nasıl benim ilgimi keseceksin. ‘Yok artık sen gittin.’ 40 yıllık hukukum var. ‘Ben anayasaya yazdım ilgin olamaz.’ Böyle bir şey olabilir mi? Siyaseti insanlar için yapıyoruz. Gerçekçi olması lazım. Gerçekçi olmayan şeyler tutmaz. Bu gibi abuk sabuk saçmalıkları düzeltip 10 yıllık kısa vadede ki bir tartışmayı bir yere oturtmaya çalışıyoruz. ‘367 milletvekili ilkokul çocuğu gibi oturmazsa seçilemez’ saçmalığı ile başlayan sürecin neticesinde ‘halk seçsin’ dedik. Halkta sevdi Allah’tan bu işi. Bu tüpten diş macunu sıkmak gibidir. Sıkarsınız ama tekrar tüpe sokamazsınız. Halka verdiğin yetkiyi geriye alamazsın. Halka gittik sorduk yüzde 70’e yakını tamam dedi. Halka bu yetkiyi verdin. Bunu ancak düzenlemen lazım. Eksiği, noksanı, hatası, gediği varsa telafi ereceksin. Bu hakkı geri alamazsın. Demek ki cumhurbaşkanını halk seçtiğinde bir görev üstlendireceksin yani sadece Cumhurun reisi olmasının ötesinde devlet yönetiminde bir görev üstlenecek artı buna karşı bir sorumluluk vereceksin omuzlarına ve bununla ilgili sistemi uygunlaştıracaksın. Birde başbakan var oda seçiliyor. Bu ikiliği teke indirmen lazım” dedi.
18 yaş işin felsefesidir
Alparslan Türkeş’in de 40 yıl önce yazdığı kitabında başkanlık sisteminin Türkiye için en iyi sistem olacağı görüşünü savunduğunu bu nedenle 12 Eylül 1980 iddianamesinde ‘Anayasayı değiştirmeye ve tek adam rejimi getirmek çalışmaktan’ idamla yargılandığını belirten Tuğrul Türkeş, “Çok eski bir tartışmadır bu. Biz bunu oturtmaya çalışıyoruz. 16 Nisan’da halkın tercihleri ile bunu bir noktaya inşallah getireceğiz. Bu maddelerle ilgili televizyonlarda zaman zaman akıl almaz şeyler söyleniyor. Bunlardan biri 18 yaş milletvekili konusu. Anayasa’da olan her şey uygulanacak diye bir şey yok. Ama onun orada olması bir referanstır. O yaşta her türlü sorumluluğu veriyorsun bir tek karar verme mekanizmasında sana o sorumluluğu veremem diyorsun. Bu doğru bir davranış değildir. Kaldı ki bizi eleştiren çoğu batı hayranı arkadaşların kulakları duysun dünyada 51 ülkede seçilme yaşı 18’dir. Almanya, Belçika, İtalya, Hollanda, Finlandiya, Kanada buna örnektir. Bu 18 yaşında 600 milletvekili yapılacak demek değildir ama işin felsefesini yerine oturtmaktır. Bu aklı başında söyleyecek sözü olan insanların meclisteki tecrübenin yanında bir taze kana imkan açar. Kıyak emeklilik getirir deniyor yalan. Getiremez. Türkiye’deki sosyal güvenlik sisteminin belli kuralları var. 23 Dönemde benim kardeşim Ahmet Kutalmış Türkeş 31 yaşında İstanbul milletvekili oldu. 4 yıl milletvekilliği yaptı. Yılı tamam olmadığı için Ahmet hala emekli değil. Yani o muhalefettekilerin kulakları çınlasın, öyle çok söylüyorlar ki ‘aman kendi çocuklarını kıyak emekli yapacaklar falan’ yok öyle bir şey. Size elaleme laf getirmeden kendi öz kardeşimden örnek veriyorum. Milletvekilliği yaptı emekli değil. Bunu muhalefettekilere bir sorun” ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanını zaten halk seçiyor biz sistemi yoluna koymaya çalışıyoruz
Başkanlık sistemi ile ilgili ısrarla sorulan “iyi de niye şimdi” sorusuna yanıt veren Türkeş, sözlerini şöyle sürdürdü;
“11 Ekim 2016’da Saygıdeğer Devlet Bahçeli grup toplantısında; ‘Hele bir getirin sizin başkanlık sisteminiz vardı. Bunu meclisten geçirirsek halk oylamasına gider bunu bir sorarsınız’ dedi. 2007’den beri tartışılan ve çözülmesi gereken bir mesele olarak bu gündemde duruyordu. Milletvekili olarak 316 ile bunu yapamıyorsun. Yapamadığın içinde sadece konuşuyorsun ve gündemde tutuyorsun. Muhalefetteki bir parti ‘hele gel bakalım şu yarana bir neşter atalım’ dediğinde ne dememizi bekliyordunuz. O istedi. Allah razı olsun. Bizde davete icap ettik Meclisten geçirdik, şimdide halk oylamasına götürüyoruz. Bunun bir yanında Recep Tayyip Erdoğan var mı? Doğruları bilelim bunların üzerinden siyaset yapalım. Benim kimsenin lehinde yada aleyhinde konuşmak için anlatmıyorum bunları. Sadece 16 Nisan’da halk oylamasına gittiğimiz cumhurbaşkanlığı sisteminin zaten halkın seçtiği ve seçmeye başladığı ve memnuniyet duyduğu cumhurbaşkanlığı sistemini hale yola koymaya çalışıyoruz. İki parti çalıştı ancak 18 madde buldu. Daha iyi olacaktır. Bu sistemin biz Türkiye için daha az hatalı bir sistem olacağına inanıyoruz.” Türkeş, buradaki programının ardından Kırklareli programına Rektörlük Kültür Merkezi’nde “Cumhurbaşkanlığı ve Hükümet Sistemi” isimli AK Parti İl Gençlik Kolları tarafından düzenlenen “Gençlik Buluşması” ile devam etti.

Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol