ATATÜRKÇÜ EĞİTİM FELSEFESİ -I-

Türkiye, sorunları çok ve çeşitli bir ülkedir. Bunların her biri köklü tedbirler almayı, etkili çözüm yolları bulmayı gerektiren niteliktedir. Sanayileşmek, eğitimleşmek, toplumsal ve ekonomik kalkınmayı gerçekleştirmek bunların başında geliyor. Sanayileşme şehirleşmede, çağdaş teknolojinin topluma uygulanmasında ortaya yeni sorunlar çıkıyor. Giderek bunlar yeni girişimleri, yeni tedbirleri zorunlu hale getiriyor. Öte yandan yaygın bir ulaşım, Yığınsal haberleşme, altyapı kuruluşlarının hızla gelişmesi Türk toplumunda yeni, ileri fikirlerin oluşmasına neden oluyor. Bu durum toplumsal yapının iç dinamiklerinde dalgalanmalar, katlar arasında farklılaşmalar meydana getiriyor. Değişik görünüm ve gerçekler, yeniden oluşan toplumsal ve ekonomik koşullar yığınlara yeni boyutlar kazandırıyor. Gerçi Cumhuriyet döneminde Türkiye büyümüş, güzel işler başarmıştır. Ancak daha güç sorunları çözümlemek, daha büyük işler başarmak, daha uzak amaçlara ulaşmak zorundayız. Bunun için "İNSAN, PARA, ZAMAN" faktörlerini en iyi biçimde kullanmak gerekmektedir. Özellikle beyin göçünü önlemek, endüstri kesimine faal ve teknik bir nüfus yetiştirmek, "büyüme için elverişli olmayan sosyo-ekonomik yapıyı ve koşulları değiştirmek" başta gelmektedir. "Bu değişmenin de başlıca mekanizmaları Toprak, Vergi, Eğitim Reformları ve sosyal enfrastürktürün tadilidir." Bundan dolayı Toprak Reformu gereklidir: "Hiçbir ileri teknoloji ayrı aileleri hiç bırakmamacasına adeta yapıştıkları küçük arazi parçacıkları üzerinde yoğun kapital kullanan bir şekle sokamaz, ya da geniş çapta uygulanamaz. Yatırım fonları yaratmak gayesiyle Vergi Reformuna ihtiyaç vardır(I)." Ekonomik büyüme, teknolojik ilerleme bir kadro değişikliğini, kadro eğitimini ve reorganizasyonu zorunlu kılmaktadır. Bu nedenle eğitim reformu Türkiye koşulları ve gerçekleri açısından öncelik kazanan ulusal bir sorunumuzdur. Şunun için ki, ekonomik büyüme, toplumsal değişim, gelişim, endüstriye geçiş için eğitim faktörünün "Çok gerekli" olduğu bilimsel olarak kanıtlanmıştır.
NEDEN DEĞİŞMELİ?
Türkiye, hızla kalkınmak, sanayileşmek için sosyo-ekonomik yapıyı reformlarla değiştirmeyi amaçlamış bir dönemi yaşamaktadır. Bu nedenle çağdaşlaşmayı geciktiren sebepler üstüne her kesimden fikirler ileri sürülüyor. Kitlelere, özellikle kırsal yığınlara yeni umutlar veriliyor, yeni ufuklar açılıyor, toplumsal bunalımdan ferahlamış olarak çıkmak yeni dönemin amacı gösteriliyor. Kuşkusuz köklü reformlarla geri kalmışlığın çemberi kırılmak, geriliğin bağları koparılmak istenmektedir. "Babalarınız başka türlüsünü görmedi, oğullarınız da başka türlüsünü görmeyecek" diyen Yunan bilgesi Lucretius'un sözü geçersiz sayılmak isteniyor. Kitleler de bunun özlemini duyuyor. Yalnız ne var ki planlı kalkınma, dengeli değişim, ekonomik büyüme döneminde kitlelerin eğitimsizliği dikkati çekmektedir.
Yazının devamı yarın yayımlanacak

Yorum Yazın

Yapılan Yorumlar

  1. Yazi dili nazif hocaya benzemiyor.sanki baska biri yazmis