OSMANLI SAVAŞ SANAYİİNDE DEMİRKÖY DÖKÜMHANESİ (2)

Çalışmalara nezaret eden Molla Gürani ve bölgede güvenlik önlemlerini alan Karaca Paşa, Demirköy'de ilk Osmanlı Savaş Sanayiinin kurulmasına öncülük etmişlerdir. İstanbul'a atılan toplar, gülleler 100'den fazla işçi ve ustanın çalıştığı bir sistem ve düzen içersinde 1453 yılına kadar hazır hale getirilmiştir. Yani Fatih, İstanbul'u almadan önce Demirköy Dökümhanesi'ni bir SİLAH FABRİKASI, Silah Sanayi İmalathanesi haline getirmiştir. Çarkları döndürecek enerji su ile sağlanmıştır. Ateş ocakları, yüksek ısıya dayanıklı fırınlar, eriyik kazan ve tekneleri, demir metalini işleyecek atölyeler kurulmuştur. Döküm için gerekli olan kum ise Kâğıthane Deresinden getirilmiştir.
Fatih' ten sonra imparatorluk olma sürecine giren Osmanlı Devleti'nin başına geçen ikinci Beyazid, Yavuz Sultan Selim ve Kanuni Sultan Süleyman Samakovcuk (Demirköy) Dökümhanesinin işletilmesi, geliştirilmesi, güvenlik sisteminin oluşturulmasına büyük özen göstermişlerdir. Burası aynı zamanda Osmanlı'nın diğer dökümhanelerinin usta işçi ve teknik eleman ihtiyacını karşılayacak bir Eğitim Merkezi gibi çalıştırılmıştır. Osmanlı Devleti'nin Anadolu'nun bazı yerlerinde olduğu gibi, Sofya'nın güneyinde de bir başka SAMAKOV DÖKÜMHANESİ daha vardır. Sofya'daki Büyük Samakov, Demirköy ise küçük Samakov olarak söyleniyordu. Zaman içersinde Demirköy ve Dökümhane ile Çevresi Vize'ye, daha sonra da Kırklareli'ne (Kırkkilise'ye) bağlı yerleşim merkezi olmuştur.
1449'larda Padişah İkinci Murat Demirköy demir madenlerinin işletilmesini sağlamak amacıyla burada Fatih'ten önce başlattığı '' Büyük Şahi, Küçük Şahi, Balyemez ve havan topları güllelerini imal edecek fırın ve dökümhanelerin kurulması çalışmalarını İstanbul'un alınması günlerinde başlatmıştır. Çalışmalar büyük hız kazanarak devam etmiştir. Silah Sanayiinin daha fazla önem kazandığı, silah ihtiyacının daha fazla hissedildiği yıllarda Demirköy Dökümhanesinin önemi daha da artmıştır. DÖKÜMHANE 1839 yılında kurulan TOPHANE-İ AMİRİYE NAZIRLIĞI'NA (Bakanlığına) bağlanmıştır.
Dökümhanede İşletme Eminliği (güvenliği) kurulmuş, hukuki işlere bakmak üzere dökümhane önce Vize Kadılığı'na (Şeriat Mahkemesi'ne ya da yargıçlığına) bağlanmış, daha sonra bu işlere Kırklareli Kadılığı bakmıştır.
Dökümhane Nazırlarından Külabi Ahmet Paşa ve 1821 yılında Demirköy Madenleri ve Dökümhane İşletme Nazırlığına atanan Aydoslu Hacı Yusuf Paşa Kırklareli'nde oturmuşlardır. Savaş Sanayi Merkezi dökümhane ile madenleri buradan yönetmişlerdir. Avusturya İmparatoru Leopold Evliya Çelebiye bu maden ve dökümhanelerle ilgili olarak, ''Bu bölgenin madenlerini bulsaydım cihangir olurdum'' demiştir. Avusturya imparatorunun kastettiği '' Sofya'nın güneyindeki Büyük Samakov ile Kırklareli'ne bağlı (Küçük) Samakovcuk dökümhaneleridir. Tarih içinde bu dökümhanelerde çalışan işçilerin, ustaların çeşitli ihtiyaçları çevre köyler tarafından karşılanmıştır. Dökümhanede işçi yatak ve yemek haneleri, hamalar, ibadethaneler, sağlık işlerine bakan hizmetler meydana getirilmiştir. Tophane-i Amiriye Nazırlığının dökümhanede çözemediği bir takım sosyal, hukuksal ve mali sorunlar, anlaşmazlıklar daha sonra buraya merkezden atanan emir verme, sorun çözme yetkisi bulunan mübaşirler tayin edilmiştir. Mesela 1822 yılında Demirköy halkından olup Adana'ya bağlı Sarıçam demir madenlerinde çalışan ve ücretlerini alamayan usta ve kalfaların paralarının tahsili işini bu mübaşirlerden biri yapmıştır.
1923 yılında Cumhuriyet Hükümet kurulduğunda Kırklareli'nin ilk Hükümet Tabibi ve Sağlık Müdürü Vekili Dr. Ahmet Hamdi Bey'e (Kutaran) ilin genel durumu hakkında yaptırılan bir araştırma raporunda şöyle denilmektedir:
"Demirköy'e bir buçuk saat mesafede olan demir madeni kasabanın her tarafında bol miktarda vardır. Eski Sultanlar zamanında kurulmuş ve daha sonra (93 Muharebesi'nde (1877-1878)) Osmanlı-Rus Savaşı sırasında Ruslar tarafından tahrip edilmiş bir DEMİRHANE vardır ki kalıntılarına bakarak orasının vaktiyle bir şehir olduğu anlaşılmaktadır. Bu duvarları bir camiin minaresinin harabesi, büyük demir çarklar alanı kaplayan maden ve demir curufu ve kömür tozları ve hatta yer yer küller görülmektedir. Balkan Harbinden evvel buralarda bir inceleme yapan İngiliz Şirketine burasının ve madenlerin 99 yıl müddetle işletme hakkı verildiği söylenmektedir. Sözü edilen (dökümhane ve maden ocakları) şu anda terk edilmiş ve çalışmaz haldedir. Ancak dökümhanenin bütün demir aksamı 1947 yılında Milli Emlak tarafından hurdacılara satılmıştır. Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu tarafından koruma altına alınmış, Araştırmacı Yazar Nazif KARAÇAM'ın arşivinde bulunan 1923 yılında çekilmiş fotoğrafta göründüğü şekilde restorasyonu yapılmıştır… Dökümhane tarihi hüviyeti ile turistik mekan haline getirilmiştir.

Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol