OKULLU KÖY İLE OKULSUZ KÖY ARASINDAKİ FARK

Mustafa Kemal Atatürk bir Güney Anadolu gezisi sırasında yol üstündeki bir köyde durup, köylülerle sohbet etmiştir. Köyün ve ülkenin çeşitli sorunları üzerinde konuşurken köylülere de sorular yöneltmiş, yanıtlar almıştır. Köylülerin yanıtlarından, ülke sorunlarına gösterdikleri ilgiden son derece memnun kaldığını söylemiştir. Bu arada Köyün okullu ve öğretmenli olduğunu da öğrenmiştir. Okullu ve öğretmenli bir köyün insanlarının söylediklerinden gelecek için umutlu olduğunu belirtmiştir. "Allahaısmarladık" diyerek köyden ayrılmış, yoluna devam etmiştir.
Mustafa Kemal Atatürk'te engin bir HALK SEVGİSİ vardır. Köylülerle, halktan insanlarla yaptığı konuşmalardan, sohbetlerden çok şeyler öğrendiğini yeri geldikçe açıklardı. Yolunun üzerinde okullu ve öğretmenli köyün insanları ile konuştuktan sonra bir de okulsuz ve öğretmensiz köyün halkı ile konuşmak istemiş ve yine yolunun üzerindeki bir köyde durup, halkın içine girmiştir. Bir önceki köyde söylediklerini tekrar eder, köylüler de, daha önce görüştüğü köylüler gibi hemen hemen aynı şeyleri söylerler, benzer cevapları verirler. Okullu köyün insanları ile okulsuz köyün insanları arasında hiçbir fark olmadığı dikkatini çeker. Kendi kendine okulsuz köyle okullu köy arasında hiç bir fark yoksa, bu köylerde eğitim gören ve görmeyenler aynı şeyleri söylüyorlarsa bir yerde sorun var diye düşünür ve yanındaki Milli Eğitim Bakanı'na bunun nedenini sorar. Ancak Bakan, Mustafa Kemal'in sorusuna tatmin edici yanıt veremez. Bunun üzerine Mustafa Kemal, Milli Eğitim Bakanı'na döner, "Bakan Bey der, okullu okulsuz köyün insanları ile konuştum, iki köyün halklarının aynı fikir ve düşünce içerisinde olduklarını gördüm. Verdiğimiz eğitim halkı ve köyü değiştirmiyorsa bırakalım halk öyle kalsın. Onun doğallığını bozmayalım." demiştir.
Prof. İsmail Hakkı Baltacıoğlu'nu tanırım. Atatürk ve İnönü Dönemi bilim adamlarından eğitimci bir insandır. Yazmakta olduğum bir kitapla ilgili olarak onun yazdığı "PEDAGOJİDE İHTİLAL" yani Eğitimde İhtilal adlı kitabını okurken o da bir yerde okulun, bulunduğu yeri değil, çevresini dahi değiştirmediğini, bunun eğitim sisteminin yanlışlığından ileri geldiğini söylediğini gördüm. Baltacıoğlu kitabını 1954 yılında yazmış, Mustafa Kemal tespitini 1930'lu yıllarda yapmış. Bu görüşün, bu gerçeğin tespitinin üzerinden aşağı yukarı 70-80 yıl geçmiş olmasına rağmen eğitimin, insanımızın çimentolaşmış düşüncelerini değiştirmediği görülmektedir. Mekanlarda, meskenlerde, insanların giyim kuşamlarında görülen şeyler yani değişiklikler insanımızın kafasında aynı şeyi yapmış değildir. Bu elbette eğitim sisteminden, eğitim uygulamalarından kaynaklanan bir olaydır. Harf Devrimi'nin en zor gerçekleşen devrim olduğunu şimdi daha iyi anlıyoruz. Çünkü Harf Devrimi "BİR KAFA, BİR DÜŞÜNCE, BİR ZİHNİYET DEĞİŞİKLİĞİ DEVRİMİ" idi. Biz bunu anlamadık, kafa, düşünce, zihniyet değişikliği yapamadık. Fötr şapkanın altında fesi bıraktık, kafaları, düşünceleri, saplantıları değiştiremedik. Mesele bu..

Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol