MİLLİ EĞİTİMDEKİ SORUNLAR SİSTEMSİZLİKTEN KAYNAKLANIYOR

İlhan Başgöz Türkiye'nin yetiştirdiği kültür insanlarından, eğitim uzmanlarından biridir. Dış ülkelerde öğretim üyeliği yapmıştır. Türkiye'nin EĞİTİM TARİHİ'ni yazmıştır. 1995 yılında yazdığı bu kitabı "TÜRKİYE'NİN EĞİTİM ÇIKMAZI" adını taşımaktadır. Öğretmenlerin bu kitabı okuyup okumadıklarını sorma ihtiyacını duymuyorum. Okumuşlarsa öğrenmişlerdir eğitimin ne olup olmadığını…
İlhan Başgöz'ün söz konusu ettiğimiz kitabı, rahmetli İsmail Cem'in Kültür Bakanlığı sırasında, Bakanlık yayını olarak çıkmıştır. İsmail Cem'i gazeteci yazarlığından, politikacı olduğu dönemden beri şahsen tanırım. Bir Kırklareli ziyaretinde (1990'lı yılların başında) ÖNADIM Gazetesi'ne ziyaretime gelmiş, görüşmüştük. Kibar insandı. "TÜRKİYE'NİN AZ GELİŞMİŞLİK TARİHİ"ni yazmıştır. Bilgisine itibar edilen bir kültür insanı idi.
"TÜRKİYE'NİN EĞİTİM ÇIKMAZI" sorunu baştan beri vardır. Ancak Atatürk-İnönü Dönemleri'ndeki eğitim sorunları başka, 1950'den sonraki yıllardan sonra oluşan eğitim sorunları başkadır. 1950 öncesi eğitim sorunları halkın eğitimsizliği ve okul-öğretmen yetersizliği idi. Türkiye Cumhuriyeti'nin eğitim sistemi nasıl olacak, sorunlar nasıl çözülecek konusundaydı. O dönemde eğitimle ilgili çalışmalar bu noktada olmuştur. Mustafa Kemal, birçok eğitim uzmanını Türkiye'ye çağırmış, kendilerinden rapor istemiştir. Bunun üzerine Amerikalı uzmanlar, Türkiye'de eğitim üzerine yazılmış bütün kitapları satın alıp Amerika'ya, okuyup incelemeye almışlardır. Amerika'nın meşhur eğitimci düşünürü John Dewey o sıralar Türkiye'ye gelip, Mustafa Kemal  ile Türkiye'nin eğitim sorununu görüşmüştür. İncelemeleri sonunda Atatürk'e bir EĞİTİM RAPORU sunmuştur. Yerli yabancı eğitim bilginleri ve eğitim uzmanları, çalışmaları sonunda, Atatürk ve İnönü Dönemi Eğitim Sistemi'ni şekillendirmişlerdir. EĞİTİM BİRLİĞİ bu dönemde sağlanmıştır.
1946 yılında çok partili hayata geçiş ile birlikte politikacılar eğitim sistemi ile oynamaya başlamışlardır. Eğitim sisteminin dayandığı Devrim İlkeleri'nden ödünler verilmeye başlayınca sistem bozulmaya başlamıştır. Nitekim halkevlerinin, Köy Enstitüleri’nin kapatılmaları yoluna gidilmiştir. LAİK EĞİTİM İLKESİ zedelenmiş, Dini Eğitimin yolu açılmıştır. Eğitim sisteminde bozulma, yozlaşma o kadar hızlı olmuştur ki, Milli Eğitim Bakanlığı şikayetleri ortadan kaldırmak üzere eğitim programları üzerinde çalışmaya başlamıştır. "Akdeniz Ülkeleri Eğitim Projesi" üzerinde durulmuştur. Sosyal Bilgiler derslerine ayrılan zamandan indirim yapılması tartışılmıştır. Daha sonraki yıllarda yani 1950 sonlarına doğru, Milli Eğitim Bakanlığı bir komisyon kurarak, bozulan Eğitim Sistemi nasıl düzeltilebilir sorununu tartışmaya açmıştır. Bunun üzerine eğitim uzmanları, büyük ölçüde Atatürk ve İnönü Dönemi eğitim sistemine yakın bir sistemi,  "EĞİTİM MİLLİ KOMİSYONU" adlı bir raporla önermişlerdir.  Raporu Milli Eğitim Bakanlığı'na sunmuşlardır. O sıra basında da yayınlanan bu rapor, bozulan sisteme çare olarak görülmüştür. Zira raporda Köy Enstitüleri’nin, halkevlerinin tekrar açılmaları önerilmiştir. Fakat ne yazık ki zamanın iktidarı, EĞİTİM MİLLİ KOMİSYONU RAPORU'nu uygulamaya koymamış, rafa kaldırmıştır. 1950'den beri, yani 65 yıldan beri de sağlıklı, akılcı ve gerçekçi bir EĞİTİM SİSTEMİ oluşturulamamıştır. Bugün eğitimde yaşanan kargaşa, sıkıntı nedeni bud ur.

Yorum Yazın

Yapılan Yorumlar

  1. hocam nasıl müsade etti bu gazete bu yazını okumadılar sanırım o zamanların devamı olan bu hükümetin en büyük destekçisi.mendereslerinözalların devamından olduğunu belirten bu hükümette aynı uygulamayı devam ediyor