MUSTAFA KEMAL ATATÜRK'Ü ANLAMAK VE ANLATMAK SORUNU -I-

Türkiye'de Mustafa Kemal Atatürk'ü gerçeğe yakın anlayan, yazıp anlatanlar vardır. Onlardan biri de dostum Prof. Dr. Cahit Tanyol'dur. Cahit Tanyol şu an 90 yaşın üstünde bir bilim adamıdır. Ailece görüştüğümüz biridir. Atatürk üzerine çok yazmış biri olarak tanınmıştır.Türk'ün ve insanlığın bu büyük evladına saldırıların devam ettiği bu alacakaranlık zamanda "MUSTAFA KEMAL GERÇEĞİ" adlı yıllar önce yazdığı bir yazısını okurlarımın bilgisine sunuyorum. Kurtardığı vatanı, kurduğu devleti kişiliğinde temsil etmiş, ifade etmiş, Mustafa Kemal Atatürk ile ilgili bu yazı karanlık ufka biraz olsun aydınlık getirecektir.
Mustafa Kemal gerçeği
Yazan: Cahit Tanyol
"Le reel seul est beau"
ALAİN
Olayların çok sür'atle aktığı şu son günlerde bir takım kanun ve projeler hazırlanmaktadır. Atılan her adım, çıkarılan her kanun, verilen her karar ne kadar parlak olursa olsun Türk içtimaî gerçekleriyle uzlaşmazsa gelecek günleri kaygılı gözlerle beklemekten kurtulamayız. Memleketin güven ve saadeti bugünleri iyi kullanmaya bağlıdır. Bu da ancak, her türlü siyasî ihtirasların üstünde, memleket konularını çözümlemekle olur. Yarının Anayasasını, seçim kanununu hazırlayacak insanların yapacağı bir hata, siyasî ve sosyal davalarımızı her an bir çıkmaza götürür. Bunun için her şeyin üstünde milli gerçeklerimizi kavrayan insanları Kurucu Meclise yollamamız gerekir. Siyasî ve sosyal kurumlarımız ne dereceye kadar buna elverişlidir, bunu olaylar gösterecek. Yalnız bazı kulis faaliyetlerinin basına sızması siyasî partilere musallat olan klik zihniyetinin Kurucular Meclisine de intikal edeceği endişesini uyandırıyor. Bir tarafta Yassıada'da sabıklar yargılanırken, diğer tarafta, siyasî faaliyetleri, Yassıada suçlularını hazırlayan bir atmosfer içine sürüklemek bir kelime ile cinayettir. Düşünen ve gerçekleri gören bir insan için, Türkiye'nin bir takım büyük çıkmazlarla karşı karşıya kaldığı şu son yıllarda siyasî hayatın cazibesine kapılması kolay olmak şöyle dursun, büyük bir fedakârlıktır. Yarının siyasi hayatına temel olarak düşünülen kurumlar; batı memleketlerinde olduğu gibi bir meslek dayanışmasına mı, yoksa bir takım menfaat dayanışmasına mı sahiptir? Eğer onlar şu çok önemli günlerde Kurucular Meclisine içinde yaşadıkları kurumların entrikalarını, ihtiraslarını götürecek olurlarsa Türk inkılâplarının bu son yaprağını da kapamak gerek.. Gerçeklerimizi görelim. Gerçekler; hukuk formülleri içinde değildir; hukuk formülleri gerçeklerimizin içinde uyumaktadır. Gerçekleri görmek, kavramak için gerçeği gören insanlara yönelmek lâzım. Önümüzde bütün çıplaklığıyla bir "Mustafa Kemal gerçeği" var. Onu ne dereceye kadar tanıyoruz? Ölüm yıldönümlerinde, resmi bayramlarda, irtica olaylarında onu söz konusu etmek yetmez, önce onun gerçek şahsiyetini görmek ve tanımak lâzım. Bence "Mustafa Kemal gerçeği", onun yaptıklarından çok üstün ve yol gösterici hakikatleri taşımaktadır. Biz Atatürk'ün kendisi üzerinde değil, yaptıkları üzerinde düşünüyoruz. Hayır düşünmüyoruz, kavga ediyoruz. Atatürk gerçeği gören adamdı; onda insanı asıl büyüleyen ve kendisinin inandığı taraf buydu. O "Birçok Mustafa Kemaller var" derken bunu kastediyor, gerçeğe bakan insanların ancak bu isme lâyık olduğunu söylüyordu. Gerçeğe bakmak güçtür. Gerçeği görmek için hazır ve eğreti fikirlerden soyunmak lâzım. Birçok insanlar birtakım düşünce klişeleri içinde mahpusturlar. Onlardan soyundu mu çırılçıplak kalırlar.
Yazının devam yarın yayımlanacaktır...

Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol