KIRKLARELİ AŞAĞIPINAR HÖYÜĞÜNDEKİ ÇALIŞMALAR

22.07.2014 günü Mahya Baba Caddesi, Mezbaha ve Aşağıpınar Höyüğü'nde titiz bilimsel bir çalışma yapılıyor. 1993 yılından beri temmuz ayındaki bu çalışmalara uğrar, söyleşiler yaparım. YARDIMCI DOÇ. EYLEM ÖZDOĞAN: "11 Temmuz 2014 günü Aşağıpınar'da çalışmalara başladık. Höyüğün kuzey tarafındayız. Höyükteki ilk yerleşim katlarında bazı yapılar bulmuştuk. Onların olduğu alanları genişletip yapıların nasıl bir köy dokusu olduğunu anlamaya çalışıyoruz.
Yerleşimi çevreleyen bir hendek var. Hendeği kazarak takip etmeye çalışıyoruz.
Yaklaşık yüz elli metrelik kısmını aştık. Yerleşimi güney yönde çevrelediğini gördük. Aşağıpınar Höyüğü, 8200 yıllık bir yerleşimdir. Yardımcı Doçent Necmi Karul da Bursa'da bir höyükte çalışmalarına başladı. Sana da selamı vardı." dedi.
Kazıda çalışan arkeologlar: Eda Dilara Akçan, Ceren Bayır, Eda Etik, Erge Yurttaş, Şafak Nergis, Dilara Zeynep Çetin, Dilan Naz Sönmez, Shine Saran Dalkhoo, Büşra Kaygın, Nazlı Culum, Emre Ulutaş.
Kültür Bakanlığı Temsilcisi Gülşah Altınkaynak.
Uludağ Üniversitesi'nden staj yapan Osman Ercan.
1993 yılından beri İstanbul Üniversitesi'nden Prof. Dr. Mehmet Özdoğan ve arkadaşları, çalışmaları Kırklareli Aşağıpınar Höyüğü'nde ve Kanlı Geçit'te başlatmışlardı.
Tumpatepe eteklerinde yıllardır tarihin gizindeki gerçeği, yapılan kazılarla ortaya çıkarıyorlar. Bugün de öğütme taşını, sırlı seramik, kırık çanak çömlek parçalarını gördüm. Gençlerle, arkeologlarla sohbet ettim.
Kültür Bakanlığı Temsilcisi Gülşah Altınkaynak'a "Hangi üniversitedensiniz?" diye sordum. "Erzurum Üniversitesi'ndenim." dedi.
Açmalardan alınan toprakları kategoriye ayırıyorlar. Ayrı ayrı kovadaki topraklı su, elekten geçiriliyor. Bitki tohumları ayrı bir kapta toplanıyor. Genç bir işçiyi bu çalışmayı yaparken izledim.
Serçeler tarladan meyve ağacına uçarak konuyorlar. Serçelerin neşesini sevdim.
Badem, ceviz ağaçları…     Ayçiçeği tarlası… Meyve bahçesi… Bahriye Üçok Caddesi… Asılbeyli yolunda Anadolu'dan gelenler oturuyor. Yaşlı bayan yolda yalnızlığına yürür gibiydi. Mahya Baba'ya yakın bağlar var.
Akrabam Yılmaz Yanardağ'ın demir deposunda Kanlıgeçit yolunda muhabbet ettik:"Oğlum ÖZGÜR YANARDAĞ Söke Üniversitesi'nde Yardımcı Doçent'tir. İktisat dalında öğretim görevlisidir. Eşi de Ege Üniversitesi'nde İktisat Doçenti'dir. Adı Aslı Yanardağ'dır." dedi.
Hava çok sıcak. Asmalı kahvede güzel bir filmde Kızılderili kabilelerin savaş öyküsünü de bu yazıyı yazarken izliyorum. Genç savaşçı esirlikten yaralı olarak ormana kaçtı. Peşinde kabile savaşçıları var. Onlara "Ben ormanların prensiyim. Babam da bu ormanların kralıydı. Beni yakalayamazsınız." dedi. Müthiş bir kurgu. Ormanda düşmanlarına yenilmedi. Onlara tuzaklar kurdu. Özgürlük insanlığın umudu ve hülyasıdır... Köle tüccarlarının zalimliği asırlarca sürmüştür.. İnsanlık büyük acılardan sonra medeniyeti yakalamıştır..

Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol