HANGİ AYDIN YALNIZDIR HANGİ AYDIN YALNIZ DEĞİLDİR

Geçen gün Selahattin Demiraco Kırklareli ÖNADIM’daki köşesinde Kent Aydını’nın yalnızlığından söz etti. Kent Aydını’nın yalnız olduğunu kim yazıp söylemiş ise onun KÖYLÜ AYDIN’ın yalnızlığından haberi yok demektir. Demiraco gerçek aydından söz ediyorsa, ki bu aydın türüne günümüzde “ORGANİK AYDIN” diyorlar, ancak o ayrı bir sorun.
Bugün ülkemizdeki Kent Aydını, yaşadığı kentte yalnız değildir. İtalyan toplum bilimci Antonio Gramsci’ye göre Kent Aydını dediğimiz aydın, büyük ölçüde “MÜŞTERİ AYDINI’’dır. Müşteri Aydını’na iş dolayısıyla gelen müşterileri vardır. Mesela HALK AYDINI’nın bu tür bir müşterisi yoktur. O, halkın içinde Yalnız Adam’dır. Ona fikir danışmak için gelenler vardır. Halk Aydını ile danışmak ücrete tabi değildir. Halk Aydını halkın içinde, tek başına halk için mücadele eden kişidir. Fakat ne var ki Türkiye’de HALK AYDINI geleneğini yaratan Köy Enstitüleri, Halkevleri kapatılmışlardır. Bu kültür kurumlarının kapatılmalarından 30-35 yıl sonra da köylerden öğretmenler çekilmiş, okullar kapatılmış, köylülerde köylerini boşaltmaya başlamışlardır. Dolayısıyla Halk Aydını geleneğide bitmiştir. Şimdi köyde aydın yoktur. Zaten baştan beri köyde AYDIN MEZARI olmadığına göre, köyde aydında yoktur. Geçmişte köyün Aydını öğretmendi. O, köyde yalnız adamdı. Fakat o da şimdi Kentli olmuştur.
Bugün ülkemizde aydın halka yeni şeyler söyleyeceği olan kişi kimdir? Ortalıkta onu görmüyoruz. Türkiye’de kimin konuştuğu konu ise o, KÜÇÜK ADAM’dır, gölgesi BÜYÜK ADAMLAR’ın üstüne düşmüştür. Bu Küçük Adam ülkemizde konuşan insandır. Ne konuşur, kiminle konuşur, konuştuğu nedir? O henüz araştırılmış değildir.
Bu vesileyle bir gerçeğe parmak basmak istiyorum. Selahattin Demiraco Kent Aydını’nın yalnızlığını söyleyip geçmiş. Fakat, niçin yalnız olduğunu yazmamış. Burada Demiraco susmuş. Fikrini söylememiş. Bir insanın yalnız olduğunu söylemek fazla bir şey ifade etmez. Niçin yalnız olduğunu söylemek gerekir. Aydınlar ülkemizde yalnız oldukları için mi konuşmuyorlar . Yoksa başka bir düşündükleri şey mi var ? Niye konuşmuyorlar? Onlara sormak lazım. Aydın düşüncesini, fikrini söyler. Söylemiyorsa bunu da ona sormak lazımdır. Bilmeyenlerin bilenlere sorma hakkı var.
Ünlü tiyatro sanatçısı Ayla Algan’ı tanırım. 1960’lı yıllarda Halkevlerinde beraberdik. O, sonradan İstanbul Bakırköy Halkevine geçti. Bakırköy Halkevi Başkanı rahmetli Orhan Tuğsavul idi. Çalışkan bir Halkevci idi. Ayla Algan ile iyi anlaşıyordu. O sıra Ayla Algan bir tartışma üzerine “Ben konuşmayan, sorusu olmayan insandan korkarım” demişti. Bu söz ülkemizde bir gerçeği ifade etmesi bakımından çok tutmuştu. Şimdi yeri geldi de ben de aynı şeyi söyleyeceğim. Özellikle demokratik bir ortamda kim olursa olsun konuşmuyorsa, soru sormuyorsa onun kalkıp bir mum yakmaya niyeti yok demektir. Geniş anlamı ile Türkiye’de MUSTAFA KEMAL ATATÜRK’ten başka hiç kimse yalnız değildir. Yeter ki insanın horozu ötmüş olsun. Demokrasi özellikle aydınların rahat konuşabilecekleri, fikir ve düşüncelerini söyliyebilecekleri bir HALK İDARESİ’dir. Onun çarkını sağlıklı çeviremediğimiz için konuşan insanı tabana indiremiyoruz. Bu kez bilen de bilmeyende konuşuyor.
Şuraya gelmek istiyorum:
Solon’un dediği gibi, “ÖĞRENE ÖĞRENE İHTİYARLIYORUZ”. Ancak öğrenmenin güç bir iş olduğunu bilmeyerek bunu yapıyoruz. Sonunda hayattan fazla bir şey öğrenmeden dünyadan gidiyoruz.

Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol