Çalıştaydan "Diline sahip çık!" mesajı

Kırklareli Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Çağdaş Türk Lehçeleri ve Edebiyatları Bölümü, Milliyetlerin Kesişmesi Noktası İdil - Ural Altay Çalıştayı düzenledi. Alanında yetki isimlerin konuşmacı olarak katıldığı çalıştayda, yakın kültürlerin etkileşimi, Ural - Altay Dilinin durumu ve dil ailesine dair konular işlendi. Kırklareli Üniversitesi Rektörlüğü Kültür Merkezi Alt Salonu'nda gerçekleşen çalıştay geniş kapsamlı konu ve katılımcılarıyla Cumartesi ve Pazar günlerinde gerçekleşti

Oturum şeklinde organize edilen çalıştayda açılış 12 Nisan 2014 Cumartesi günü gerçekleşti. Kırklareli Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mustafa Aykaç konuştu.

Doç. Dr. Bülent Bayram tarafından yürütülen Rusya'nın Etnik Kimlikler Oluşturma ve Misyonerlik Faaliyetlerinde Folklor ve Folklor Araştırmaları: Çuvaşlar örneği başlıklı projesi kapsamında gerçekleşen çalıştay 5 oturum halinde gerçekleşti. İlk gün olan 12 Nisan Cumartesi günü üç oturum ile noktalanırken 13 Nisan Pazar günü ise iki oturum şeklinde gerçekleşti. Gerçekleşen oturumlarda alanında yetkin isimlerin sunumları gerçekleştirildi. Gerçekleştirilen sunumlardan sonra katılımcılar ile birlikte tartışmalar ile sorular cevaplandırılıp konular sağlıklı bir şekilde noktalandırıldı. Alanında yetkin isimlerin yer aldığı çalıştayda zaman zaman eski tarihlere dönülüp önemli anlar hatırlatıldı zaman zaman da dönemsel sunumlar gerçekleşti. Önemli araştırmaların da katkılarından yararlanan konuşmacılar bir yandan da sunumlarını hazırladıkları görsel materyallerle destekledi. Akademisyen ve öğrencilerinde katılım gösterdiği çalıştayda, 12 Nisan Cumartesi günü Açılış bildirisini Prof. Dr. Nadir Devlet yaptı. Prof. Dr. Devlet, 1995'ten Bugüne İdil - Ural konusunu ele aldı.
"Soydaşlarımız dillerini  kaybetme tehlikesiyle  karşı karşıya"
Kırklareli Üniversitesi Rektörlük Kültür Merkezi Alt Salonu'nda gerçekleşen çalıştayda açılış konuşmasını Rektör Prof. Dr. Mustafa Aykaç yaptı. Prof. Dr. Aykaç, "Dünyanın çok değişik çok farklı gördüğümüz renklerini korumak önemlidir. Çok zorlu şartlarını, sıkıntılarını yaşayan insanların bu gün sonuçlarını görmekteyiz. O dönemlerin sonuçlarını görebildiğimiz bir dönemde yaşıyoruz. Bu gün en azından kültür bakımından kendimize ne durumda olduğumuzu sormamız gerekir" dedi. Batı kültürünün egemen olma çalışmalarını ve faaliyetlerini de değerlendiren Rektör Aykaç, yakın geçmişte ve şuan içinde bulunulan dönemdeki durumların karmaşasını da değerlendirdi. Aykaç, İngilizce'yi hakim dil kılınmaya çalışmasını örnek vererek "Bunun sebebi batı kültürünü hakim olmasını isteyenlerdir" dedi. Tüketim kalıbı ve benzeri konulardaki batı kültürü hakimiyeti istemine değinen Aykaç, daha sonra sözlerini sonlandırdı. 12 Nisan Cumartesi günü 9.30'ba başlayan çalıştayın ilk gün birinci oturumunda Prof. Dr. Nadir Devlet konuşma yaptı. 1995'ten Bugüne İdil - Ural konusunu ele alan Prof. Dr. Nadir Devlet, Rusya'nın bulunduğu bölgeyi ele alarak sözlerine başladı. "Rusya'dan şikayet eden kimse yok, Rusya'ya düşmanlık söyleminde bulunan da yok. Rusya ile ortak vatanda yaşıyoruz diyenler çok" sözleriyle coğrafya içersinde yaşayan farklı grupların arasındaki sorunlara değindi. Rusya'nın nüfusundaki Rus oranının % 80 olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Devlet, "Oradaki soydaşlarımıza acıyorum. Büyük sıkıntılar altında kalacaklar" diyerek şovenizmin güçlü olduğunu ifade etti. Zaman zaman kendisinin de bulunduğu ortamlarda buna rastladığını ifade eden Devlet, sorunların çıkış kaynağı olarak bölgede bulunan güçlü şovenizmi hedef gösterdi. Devlet, "Kısacası genel olarak Rusya'daki azınlıkların, özel olarak İdil-Ural bölgesindeki gayrı Rus halkların yok olmamaları için Rusya'nın daha liberal sisteme geçmesi gerekmektedir. Böyle bir değişim ise yakın gelecekte gözükmemektedir. Şu anda Sibirya'daki iki Türki halk Hakas ve Altaylar ana dillerini kaybetme tehlikesi ile karşı karşıyadır" sözleri ile sunumunu noktaladı. Konuşmanın ardından kısa bir ara verilerek açılış bildirisinin ardından birinci oturumun ilk konusuna geçildi.
"Kimlik tartışmaları"
Milletlerin kesişme noktası İdil-Ural Çalıştayı'nda birinci oturum kapsamında Prof. Dr. Abdullah Gündoğdu, Doç. Dr. İbrahim Maraş ve Yrd. Doç. Dr. Selçuk Türkyılmaz konuştu. Aradan sonra Rusya'da devrim sürecinde İdil Ural Türklerinde kimlik arayışı konusunu ele alan Prof. Dr. Abdullah Gündoğdu, Birinci Cihan Harbinin yıkıcı etkisinde gelişen Devrim sürecinde, Müslümanları tek bir siyasal zeminde birleştirme iştiyakının 1905 sonrasında nispetle azalmış olduğunu görüyoruz. Bunun yerine Tatar, Başkurt, Kazak Türkleri kendi özerk ulusal kurultaylarını yapma telaşı içindeydiler. Buna karşın İdil-Ural bölgesinin milli önderleri yine de Rusya'daki bütün Türkleri ve Müslümanları birleştirme istiyakını korumaya çalışıyordu" sözlerini dile getirdi. Henüz bütün Rusya Türklerini birleştirme konusunda havlu atılmadığını dile getiren Prof. Dr. Gündoğdu, süreç boyunca gerçekleştirilen kurultayların ana gündeminin süregelen kimlik tartışmalarını olduğunu vurguladı. Ardından kürsüye gelen Doç. Dr. İbrahim Maraş, Usul-i Cedid eğitiminin İdil-Ural Türklerinde Milli bilince katkısı konusunda sunumunu yaptı. Doç. Dr. Maraş, Milli kimlik tartışmalarının İDİL-Ural bölgesinde 19. yüzyılın ikinci yarısından itibaren başladığını dile getirerek "Öncelikle tarih şuuru ve dil eksenine ilk belirtilerini gösteren bu hareket ceditçilik hareketleriyle iyice kuvvetlenmiş ve aynı yüzyılın sonlarında, yani 20. asrın başlarında, dil ve tarih şuurunun yanında daha geniş bir perspektifte, bugünkü anlamda kültür milliyetçiliği diyebileceğimiz, bir eksende tartışılmaya başlanmıştır" dedi. Doç. Dr. Maraş makale ve edebi çevrelerdeki tartışmaları değerlendirmeye çalışacaklarını ifade ederek sözlerini sonlandırdı.
Prof. Dr. Durmuş Arık'ın başkanlığındaki birinci oturumun son konuşmacısı olarak kürsüye gelen Yrd. Doç. Dr. Selçuk Türkyılmaz da ana dilde okuma ve yazma öğretimine dayanan usul-i cedid eğitiminin İdil-Ural Türklerinin milli kimlik oluşturma etkisini vurgulayacağını ifade etti. Türkyılmaz, Bilindiği gibi Latince din dili olmak bakımından Hristiyan dünyasında büyük bir öneme sahipti. Martin Luther'in İncil'i Almancaya çevirmesinden sonra mahalli diller önem kazanmaya başlamıştır" dedi. Türkyılmaz, eğitim sisteminde kullanılan eğitimleri değerlendirerek "Yeni ğitim sistemi kısa bir zamanda başarılı olmuş ve bütün Rusya Türkleri arasında yaygınlaşmıştır" sözlerini dile getirerek İsmail Gaspıralı'nın Rusya Türkleri için başlatmış olduğu Usul-i Cedid eğitim sisteminin önemini vurguladı. Yrd. Doç. Dr. Türkyılmaz'ın sunumun ardından konuyla ilgili yapılan tartışmalar ile birlikte Milliyetlerin Kesişmesi Noktası İdil - Ural Altay Çalıştayı'nın birinci oturumu son buldu.
Prof. Dr. Abdullah Gündoğdu'nun başkanlığında başlayan ikinci oturuma Doç. Dr. İsmail Türkoğlu, Yrd. Doç. Alper Alp, Yrd.  Doç. Dr. Hasan Demiroğlu ve Dr. Yılmaz Özkaya konuşmacı olarak katıldı. Rektörlük Kültür Merkezi Alt Salonu'nda devam eden çalıştayın ikinci oturumundaka ilk program 14.00'da Doç. Dr. İsmail Türkoğlu'nun konuşması ile başladı. İdil-Ural Tatarlarının İstanbul'daki Neşriyat faaliyetlerini konusunda konuşan Türkoğlu, "Tatarların İstanbul'da çıkardığı ilk gazete Musa Akyiğitzade tarafından çıkarılan Metin'dir .Akyiğitzade'nin gazetede yazdığı makalelerde genellikle meşrutiyet, vatan için vatandaşların yapması gerekenler, askerlik gibi konular hakimdi" sözlerini dile getirdi. İkinci konuşmacısı olarak kürsüye çıkan Yrd. Doç. Dr. Alper Alp de 20. yüzyıl başında İdil-Ural bölgesinde Tatarların kültürel nüfuzu konusunu ele aldı. Tatarların İdil-Ural bölgesindeki Türk dilli halklarından Çuvaşlar ile Fin kavimlerini üzerindeki kültürel tesirlerini özellikle 20. yüzyıl başlında çok dikkat çekici bir hal aldığını ifade eden Alp, bu durumu Tatarlar ve Çarlık yönetimi açısından değerlendirdi. Alp, "Ruslaştırma ve Ortodokslaştırma yönündeki gayeleri başarısız kılan bir gelişme olmuştur" sözleri ile Tatar kültürüne yaklaşıldığı dönemi değerlendirdi.
Çalıştay dün de devam etti
Dün sabah saat 09.00'da başlayan ikinci günün birinci oturumuna, Doç. Dr. Saime Selenga Gökgöz başkalık etti. Gökgöz'e Prof. Dr. Mehmet Aça, Doç. Dr. Ercan Aklaya, Doç. Dr. Yasin Kaya ve Arş. Gör. Kürşat Yıldırım eşlik etti. Konuşmacı olarak kürsüye geçen Prof. Dr. Mehmet Aça, Çarlık Rusyası ve Sovyetler Birliğinde yeni ulusların inşası adına Tatar nüfuzunu kırma girişimleri konuda konuştu. Aça; "İlk dönemlerde Kazaklar arasında İslam'ın hamisi rolünü üstlenen Çarlık yönetimi, bu dönemde Tatar nüfuzunu kullanmakta bir sakınca görmemiş, Türkistan Türklerine Tatar din adamları ve tüccarlar vasıtasıyla ulaşmaya çalışmıştır. Fakat ilerleyen dönemlerde Tatar din adamları ile tüccarların Türkistan üzerinden Rus çıkarlarına aykırı bir şekilde nüfuz sahibi olmaya başladıkları görülmüş ve bu nüfuzun kırılması gerektiği düşünülmeye başlamıştır" dedi.
Aça'nın ardından sözü devralan Doç. Dr. Ercan Alkaya ise, Tataristan Türkleri ve günler sorunlar üzerine konuştu. Alkaya; "Avrasya hudutları içinde Tatarlar, müstakil Türk,Müslüman medeniyeti oluşturan birkaç halktan biridir. Orta Asya'nın ve Rusya'nın Avrupa kısmı arasında olup asırlardır Orta Asya'nın Avrupa'daki uzantısı durumunda bulunan Tataristan Cumhuriyeti, Rusya Federasyonu'nun ortasında, İdil ile Kama nehirlerinin birleştiği noktada yer alır. Tataristan Cumhuriyeti, Rusya Federasyonu içinde özerk bir cumhuriyet olsa da Bulgar Devleti, Altın Orda Devleti, Kazan, Kırım, Kasım, Astrahan, Sibir gibi hanlıkların mirasçısı durumundadır" şeklinde konuştu.
Birinci oturumun son konuşmacısı olarak sözü alan Arş. Gör. Kürşat Yıldırım, "Doğudaki ilk Tatarlar ormancı mıydılar?" başlıklı konuşmasına şu sözlerle başladı; "Tatar" adının ilk kez VI-VIII. Yüzyıllarında Türkistan sahasındaki Türk ve Moğol boyları arasında görüldüğü şeklinde genel görüş bizce doğrudur; ancak tarih biraz daha geri götürebilir. Tatar etnik kimliği konusundaki görüşlerden en öne çıkanı Tatarların çok eski devirlerden beri var olduğu ve birçok etnik safhada rol oynadığı yönündedir. Bu çerçevede biz Çin kaynaklarında tatar adının ormancı boyları atfedilerek daha V. Ve VI. Yüzyılda ortaya çıktığı yönünde bazı malumatlara sahibiz" diyerek sözlerini sonlandırdı.
Saat 11.00'da başlayan ikinci gün ikinci oturumuna Mehmet Aça başkanlık etti. Oturuma konuşmacı olarak Doç. Dr. Bülent Bayram, Yrd. Doç. Dr. Oğuzhan Durmuş, Yrd. Doç. Dr. Dinçer Koç ve Arş. Gör. İbrahim Arıkan katıldı. Tüm katılımcıların sırasıyla konuşmalarını tamamlamalarının ardından İdil-Ural Çalıştayı sona erdi.

Yorum Yazın

Yapılan Yorumlar

  1. Sadece soydaşlarımız mı ? 15 Nisan 2014 Salı 13:45:52

    Dillerini kaybetme tehlikesi altındakiler sadece dışarıda yaşayan soydaşlarımız mı sanki ? Kafanızı kaldırın bakın Türkçe bir iş yeri ismi kaldı mı tabelalar tüketim alışkanlığımızı körükleyen yerli markaların bile isimleri İngilizce. Konuşma dilimiz yazı dilimiz bile bundan nasibini aldı.