BİR YERDE KÜÇÜK ADAMIN GÖLGESİ UZUYORSA ORADA GÜNEŞ BATIYOR DEMEKTİR

2. Dünya Savaşı'ndan sonra Fransa'nın siyasi hayatında yeni gelişmeler, yeni oluşumlar meydana gelmiştir. Çok şeyini savaşta kaybetmiş olan Fransa'da siyasi hayat yeniden başlarken KÜÇÜK ADAMLAR sahneye çıkma imkânını buldular. Çiftçiler, esnaflar, işçiler, aylak adamlar bir siyasi partide birleştiler. Kısa sürede büyük bir siyasi güç haline geldiler. Fransa'da bu siyasi gelişme olurken 1940'lı yılların ortalarında çok partili hayata geçiş çalışmaları yapıyor, hükümeti sağ yandaşlı politikacılara, büyük toprak sahiplerine teslim ediyordu. Türkiye'de bu oluşum yani kadro değişikliği irtica bulaşmış olarak gelişirken Fransa'da KÜÇÜK ADAMLARIN HAREKETİ demokraside devrim olarak görülüyordu. Fransa partileşmiş olan Küçük Adam'ın yönetimine teslim olma ihtimali ile baş başa iken Türkiye'de meydana gelen bir TABAN HAREKETİ 1950'de iktidar değişikliğine neden oluyordu. İşte o yıllarda bir özdeyiş çok söylenir olmuştu. Deniyordu ki : "BİR YERDE GÜNEŞ KÜÇÜK ADAMIN GÖLGESİNE VURUYORSA, ORADA GÜNEŞ BATIYOR DEMEKTİR. Gerçekte sözün doğrusu şöyleydi: "Bir yerde gölgeler uzuyorsa, orada güneş batıyor demektir"
Ülkemizde YENİ TÜRKİYE yaratılırken iki Büyük Devlet Adamı öne çıkmış. Halkın yönünü ve yörüngesini değiştirmişlerdir. Ünlü yazar Şevket Süreyya Aydemir bu iki devlet adamını TEK ADAM (ATATÜRK), İKİNCİ ADAM (İNÖNÜ) olarak ifade etmiştir. Cumhuriyet'in ilk 27 yılı bu iki liderin icraatı ile geçmiştir. Cumhuriyet onların yaptıkları ile mesafe almış, ulus onların söylemleri ile yeni bir ruha sahip olmuştur.
1950'de iktidara gelenlerle Cumhuriyet'in Devlet Adamı tipi değişmiştir. Bu Yeni Devlet Adamı tipi çok partili hayatın ve demokrasinin gerek ve gerçeklerine uymak, uyum sağlamak zorunda oldukları için toplumun onları anlaması zaman almıştır. Halkın birtakım hissiyatını Osmanoğulları'ndan bu yana tarih çok Devlet Adamı'nın adını not etmiştir. Not edilenlerin tümü gerçek devlet adamı mı idiler? Yıllar önce okumuştum. Alman devlet adamlarından biri Devlet Adamı’nı tanıyıp yazıyor ve şöyle diyordu:
"Siyasetçinin Devlet Adamı olması kolay değildir. Şu bu olabilir ama Devlet Adamı olmak ayrı bir şeydir. O, yani Devlet Adamı ülkesini önüne koyan, çözüm düşünen, dünya görüşü ve bilgisi olan, uluslar arası ilişkileri bilen, bilgisi ve kültürü olan insandır." Bu mealde bir tanımlama yapıyordu. Bu bilgilerin ışığında ülkemizin Devlet Adamı açısından pek zengin olmadığı görülmektedir. Özellikle ATATÜRK ve İNÖNÜ'den sonra Devlet Adamı olmak daha zordur. Devlet Adamı karizmatik ve popüler bir politikacıdır ve de usta bir taktisyen ve bir iki yabancı dil bilen insandır. Ancak Türkiye Cumhuriyeti uluslar arası münasebetlerin itibar edeceği çapta Devlet Adamı yetiştirme potansiyeli baştan beri vardır ve bu geleneği devam etmektedir.

Yorum Yazın

Yapılan Yorumlar

  1. Kemal ŞAR/hep aynı şarkı 01 Mayıs 2015 Cuma 17:34:10

    Yıllardan beri yazıp çizilenlere bakarsanız bu makaledeki gibi benzer ifadelere rastlamamız çok mümkün.Binlerce yıllık bir tarihe yaslanan büyük bir millet yıllar içerisinde ki adet devlet adamı yetiştirmiş Vay vay vay.Bu mavala kargalar bile güler.Daha fazlasını da yazıp sn.yazarımızı rahatsız etmek istemem ancak tarihi gerçekler hiç te yazılanla örtüşmüyor.Saygılarımla.