BİR GAZETEYİ OKUYANLAR VE OKUTANLAR VARDIR

Gazete, gazeteci Osmanlılar da çok görülmüştür. Yani gazete ve gazeteciliğin bizdeki tarihi 150 yıllıktır. 1500'lü yıllarda Edirne'de Yahudiler gazete çıkarırken Osmanlılar da gazetenin adı bile yoktu. Oysa gazete kitaptan daha etkili bir kültür ve iletişim aracıdır. Bu durumda Osmanlı'nın fikirden, kültürden korktuğu anlaşılmalıdır. Bugün şikayet ettiğimiz TOPLUMSAL CEHALET'imiz de oradan geliyor. Fakat ne yazık ki bilgi ve kültür açığımızı kapatmak için de fazla bir gayretin içersinde değiliz. Oysa bir insanın dünyası okuduğu gazete büyüklüğündedir. Böyle derler. Elhak söylenen doğrudur. Yani günde bir gazeteden fazlasını okuyanların dünyası elbette ki büyüktür. Gazetelerin her sayfası değişik bilgilerle yüklüdür. Gazetenin spor sayfası, kültür sayfası, magazin sayfası, fikir sayfası vardır. Habercilerin yani muhabirlerin yanına bu sayfalarda çalışanları da koyarsak gazetede iki tür gazeteci insan çıkar ortaya. Bunlardan biri gazeteyi okutanlar, ki bunlar gazetede çalışan muhabirler, (Haberciler) yazarlar, köşe yazarları, spor, magazin, kültür, ekonomi, fikir sayfalarını hazırlayanlardır. Gazeteyi okuyanlar ise bunlarla hiç ilgisi olmayan bir OKUYUCU kesimdir. Burada en önemli görev gazeteyi okutmak zorunda olanlardır. Tabii hiç şüphesiz gazeteyi okutanların içinde gazetenin patronu da vardır. Patron "Ne yapayım, ne edeyim ki gazetemi okutayım" diye düşünür. Evvela gazetede iyi habercilere yer vermek aklına gelir. İyi haberci (Muhabir) haberin kokusunu alan kişidir. Her şeyden önce Haber Kaynakları'nı bilmek, onları gözetip izlemek zorundadır. Rastgele habercilik olmaz. Bir yerde insanlar yaşıyorsa orada mutlaka haber vardır.
Gazetede motor vazifesi gören patrondan, Habercilerden sonra Yazı İşleri ve Başyazar gelir. Yazı İşleri Müdürünün en önemli vazifesi "Bugün hangi haberi manşet yapayım ki kamuoyu ilgi duysun" olayını düşünmektir. Manşete çıkacak haber geniş kesimleri ilgilendiren bilgilendiren haberdir. İnsanın köpeği ısırması gibi bu haber manşetlik haberdir. Gerçi küçük ve hareketsiz yerlerde, toplumlarda bu tür çarpıcı haberi yakalamak zordur ama böyle olmasına rağmen iyi bir haber bulmak her gün için mümkündür. Yeter ki haberi veriş tarzımız çarpıcı olsun.
Gazeteyi okutanların başında gelenlerin biri de Başyazardır. Başyazar kamuoyunun nabzını tutan kişidir. Gazetede günlük yazıyorsa her gün okuyuculara yeni bilgiler sunmak zorundadır. Yazarlar fikir ve kültür insanlarıdır. Yazılarında konu edindikleri yazıları yorumlamak, sonuçlarını okuyucuya anlaşılır biçimde sunmak zorundadır. Yani Başyazar gazetenin motoru gibidir. Gazeteyi en başta okutan odur. Sayfalara dağılmış diğer yazarlar da günlük olayları okuyucuya aktarmakla mükelleftirler. Gazetecilikte en büyük ustalık eskimiş, unutulmuş bir haberi güncel kılmaktır. Haber eskidir ama haberin içindeki gerçek her zaman çarpıcıdır, çıplaktır. Zaten okuyucuya gösterilecek olan da GERÇEĞİ yani Kralın çıplaklığıdır. Biz böyle bir gazetecilik yapabiliyor muyuz? Yapıyoruz, yapabiliyoruz demek zordur. Ancak bir de Selahattin Demiraco'ya sormak gerekir.
Bir gazeteyi okutanların içinde Fıkra Yazarları da vardır. Gazetede şiir mizahi, hicivvari olursa az da olsa okuyucu bulur. İnsanların, toplumların acı olay ve gerçeklerle baş başa oldukları, mücadele ettikleri bir çağda romantik şiiri müzeye koyarlar. Açlıktan ağlayan insana "Sana ne vereyim" diye sorulmaz. Şiir gazetenin edebiyat sayfası varsa orada yayınlanır. Bir yerde "GÜNÜN FIKRASI" köşeciği olursa, insanlar ona bakmaya alışırlar. Bizim ÖNADIM da çalışanlar gazeteciliğin en iyisini yapmayı amaçlamış çocuklardır. Her gün yeni bir gazete çıkarıyormuşlar gibi heyecan duyacakları bir yere doğru gidiyorlar. Demiraco'nun dediği gibi, HERKESE SELAM OLSUN.

Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol