113 YILDA BİR NOBEL ÖDÜLÜ ALDIK

Kim ne derse desin bu halkın geri kalmışlığı, kültür ve bilgi açığı eğitim noksanlığından gelmektedir. Osmanlılar halkı okutsaydılar bu bilgi açığı meydana gelmezdi. 600 yıl halk çoğunluğu mektep medrese görmedi. Cumhuriyet ilan edildiği zaman (1923) 12 milyon nüfusu olan Türkiye'nin yüzde 92'si okuma yazma bilmiyordu. Avrupalı yazarlar 1901 yılında Nobel Ödülü almaya başladıklarında biz Avrupa edebiyatından aldığımız bazı örnekleri, edebiyat türlerini öğrenmeye çalışıyorduk. Matbaayı Avrupa'dan 280 yıl gecikme ile almıştık. Yüzyıllar boyu okuma yazma görmemiş, hala evine gazete ve kitap girmeyen bir halkın içinden Nobel Ödülü alacak insan çıkmaz. Ancak Avrupalı yazarlardan yüzyıl sonra Orhan Pamuk ile Nobel Edebiyat Ödülü aldık.
Cumhuriyet Gazetesi'nde geçenlerde Nobel Ödülü üzerine bir haber vardı. Haberde verilen bilgiye göre bugüne kadar dünyada 106 yazar Nobel Edebiyat Ödülü almıştır. Bu 106 yazarın içinde anca 13 kadın yazar Nobel Edebiyat Ödülü'ne layık görülmüştür. Ödülün niçin verildiğini söylemeden sadece ödül olarak ifade edersek, bildiğim kadarı ile Türkiye bir, Mısır bir, İran bir ödül alabilmiştir, 106 yıl içersinde. Asya ülkeleri keşiflerde, buluşlarda Nobel Ödülü gibi uluslararası ödüller almada çok kısır kalmışlardır. Yanılmıyorsam dünya tarihinde binlerce keşif ve buluşlar, ödüller içersinde İslam ülkelerinden sadece 6-7 kişi ödül almış, tarihe geçmiştir. Bilindiği üzere ulusların bu tür başarıları onların kültür, bilgi ve bilim alanındaki seviyelerini ortaya koymaktadır. Ancak Nobel Ödülüne layık görülen edebiyat eserleri genellikle İngilizce yazılmıştır. Mesela ödül almış 106 yazarından 27'sinin romanları İngilizce yazılmamıştır ki bu İngilizce'nin dünyada çok konuşulan gelişmiş bir dil olduğunu gösterir. İngilizce yazılan Nobel Ödüllü romanların ikinci sırasını Fransızca, üçüncü sırada Almanca, dördüncü sırada İtalyanca yazılanlar almıştır. Yüzyıldan beri Nobel Ödülü alan kitapların KLASİK olma şansı yüksektir. Çünkü bu kitaplar günceliğini koruyan, zamana meydan okuyan kitaplardır. Hasan Ali Yücel'in Milli Eğitim Bakanlığı yaptığı 1940'lı yıllarda dünya edebiyatında güncelliğini koruyarak klasik hale gelmiş kitaplar tespit edilerek Türkçe'ye çevrilmişlerdir. Milli Eğitim Bakanlığı bu kitapları bastırıp kendisine ait kitapevlerinde satışa sunmuştur. Ben 1956 yılında beyaz kaplı bu kitaplardan 200 kadarını bakanlığın kitapevlerinden satıp alıp kütüphaneme koymuşumdur. Bu kitaplar yüksek değerde, kaliteli kitaplardır. Belki burada okuyucularım tereddüt edecekler, Milli Eğitim Bakanlığına bağlı kitapevleri olup olmadığını soracaklardır. Evet, bakanlığın il merkezlerinde böyle kitapevleri vardı ve bu kitaplar ucuz satılıyordu. Kırklareli'nde böyle bir kitapevi Hamdi Helvacıoğlu Okulu'nun bir yerinde idi. Fakat kitap okuyan olmadığı için kitapevi kapanmıştır. Kırklareli Cumhuriyet tarihinde 3-4 kütüphane kapatmış birkaç da kitapevi kapamış yerdir. Bu da böyle biline. Kitapevi, sırf kitap satılan yerdir. Böylesi şimdi Kırklareli'nde var mı bilmiyorum. Benim Kırklareli şehir merkezinde kütüphane öğretmenliği yaptığım 2. No.lu Çocuk Kütüphanesi böyle kapatılmıştır.

Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol